Adsız tasarım
Ahmed İhsan GENÇ'ten

Açık Mektuplar

“ Manevi hayatımıza dair mektuplar.”

Ahmed İhsan GENÇ

ÖNSÖZ: 1

ÇAMLICA, 21.09.2019

Kim derdi ki gün gelecek yazdığımız bu mektuplar kitaplaşacak ve benden bu mektuplarla ilgili önsöz yazmam istenecek...

          Mektup yazma işleri nasıl ve ne şekilde başladı çok hatırlamamakla birlikte yoğun olarak 2006 senesinde yazılmaya başlandığını düşünüyorum. O yıllarda Ahmed İhsan Ağabey’e telefon açardım ya da o beni arar; “Hacı Kamil bir mektup yazalım” der ve başlardık yazmaya... Bazen “Senin aklında bir konu var mı?” diye sorar, bazen direkt kendisi konuyu belirlemiş olur ve yazdırırdı, genellikle de bu ikinci şık ağır basardı. İtiraf etmem gerekirse işlerin en yoğun olduğu ortamlarda da yazmış olduğum bu mektuplar beni bazen sıkıntıya sokardı ama şimdi geriye dönüp bakıyorum da iyi ki işleri bir kenara bırakıp bu mektupları yazmışım diyorum. Ahmed Ağabey’le karşılıklı telefonla yazdırdığı bu mektuplar 30-40 dakika, en geç bir saat içinde vücut bulur ve sonrasında bir çıktısını alır, Ahmed Ağabey ve arkadaşlarla paylaşırdım. Çok iyi hatırlıyorum, bazı arkadaş ve dostlar bu mektupları heyecanla beklerlerdi.

          Bu mektuplar, topluma ve insanın şahsi hayatına ışık tutan konulara parmak basar, türlü türlü toplumsal ve kişisel hastalıklara reçeteler sunardı. Aynı zamanda bu mektuplar günceli değil bütün bir hayatı içine alacak şekilde ve bir ömür boyu istifade edilecek tarzda yazılmış olduğundan bir başucu kitabı olacaktır. Zaten yazılanların müfid ve faydalı olması ancak her zamanı ilgilendirecek konuları içermesiyle mümkün olacaktır. Bu mektubu okuyan her bir kari bu mektuplarda kendini bulacaktır. Başka bir ifadeyle bu mektuplar kendilerine ayine olacak ve kendilerini bu ayinede müşahede edeceklerdir.

          Biraz da yazarımız, hocamız, ağabeyimiz hakkında bahsetmek babında sizi de nakıs ifadelerimle sıkmamak adına, onu da bir hatırayla bağlayıp konuyu bitireyim. Geçen günlerde bir kaza geçirerek, hasta bakım merkezine yatırılan ve iki aya yakın orada ikamete mecbur olan bir dostumu bu bakım merkezinde ziyarete gitmiştim. O dostum şöyle anlattı: “Dün İstanbul’da özel bir üniversitede görevli profesör olan bir beyefendi dostum geldi. Ona daha evvel alıntı şeklinde yazmış olduğum kitaplarımdan birini vermiştim. O kitabın bir yerinde Ahmed İhsan Bey’in Kuş Sütü isimli eserinden epey bir miktar alıntı yapmıştım. Bu profesör dostum o kitabımı okumuş ve Ahmed İhsan Bey’in kitabından yapmış olduğum alıntıları kastederek, ‘Hacı Ağabey, ben çok kitap okudum fakat bu zatın gibisine hiç rastlamadım, kendisiyle tanışmayı çok isterim’ dedi.” Daha sonra bu görüşmeyi gerçekleştiremedik fakat siz okuyucular bu elinizdeki eserle kendisiyle tanışmış gibi olacağınızdan emin olabilirsiniz.

KAMİL JİLİPTAY

Eserin örnek sayfalarını okumak için tıklayınız.
Eserin tamamını satın almak için tıklayınız.