السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
18 Eylül 2007
Çok mübarek, muhterem, sevgili kardeşlerim ve daimi ders arkadaşlarım,
Garip bir hâlet neticesinde, hayli zamanlardan beri sizlerin vakum gücünüz, mıknatısiyetiniz sebebiyle düşüncelerimi, hatta henüz olgunlaşmamış olanlarını da arz ediyorum, paylaşmaya koşuyorum. İtimat ediyorum ki içlerinde fuzuliyattan olanları mükemmel ayıklayabilirsiniz. Bugün şu satırlarda yazacaklarımı da böyle kabul ediniz.
Her fırsatta siz anlayışlı muhatap kardeşlerime “Ders… Ders... Ders…” deyip duruyorum. Kur’ânî hakâikın aynı hakikati nev’inden terakkilere ve feyizlere bilhassa kemal-i imana taşıyıp yükselten Nurlar derslerine dikkati çekiyorum. Derslerin bu mahiyetini benden daha iyi anlayıp takdir edenleriniz vardır. Ancak ahsenin tekrarı da ahsendir diyerek yazmaya, söylemeye devam ediyorum.
Bir kardeş, bir ders mensubu şunu hiç unutmamalıdır ki dersler tali derecede birer angarya değildir. Bu küllî saadetlerin medarı olan kısmı için ayrılan zaman, tahsis edilen himmet o ders mensubunun ne kendisine ne de mesul olduğu kimselere ve muhitine hiçbir zararı olmadığı gibi tadadı mümkün olmayan, hem pek çok menfaatleri vardır. Bu menfaatler ders talebesinin anlayışını arttırmak, basiretini genişletmek, ruhanî huzur sağlamakla beraber, aile saadetini de zevç ve zevce uyumlarında, ebeveyn ve çocuklar ilişkilerinde, patron işçi münasebetlerinde, ortaklar arasında, iş hayatında başka yollarla kazanılamayan güzel ahlaklar kazandırarak, o ferdin hayatında başlamakla millet çapında tesirini gösterir. O sebatkâr ders talebesine o dersinin acil bir mükâfatı olarak Rabbisi tarafından öyle ikramlar yapılır, öyle hediyeler verilir ki, bunları bizim akıl terazimiz tartamaz. Mesela, işini bırakıp gelmiş bir kardeş (dersi tercih etmişse) o gün işinden ilahî takdirle kazanacağının daha fazlasını kazanabilir. Yine mesela, kısa bir müddet (ders hatırı için) yuvasından ve çocuklarından ayrı kalmış bir kardeşi düşünelim. En azametli bir ibadet ve hakiki manevî terbiye sayılan derslerden istifade ile birikmiş bütün streslerini atacak, kardeşleriyle omuz omuza el açacak, küllî dualara iştirak edecek, ferdî hayatı için ve ailesi için cemaat feyziyle hisseler alacak, çok çok mesut bir insan olarak kalpleri ve simaları nurlanmış şekilde yuvalarına şefkat, merhamet, muhabbet timsali olarak dönecekler. Artık o ailenin fani hayatlarını da kuşatan ebedi saadetleri ne kıvamda, sizler de düşünün. Bu harikulade dersler benim gibi çok kurtları kuzuya çevirdi. Bunları ısrarla birilerine göstermek istemeyebilirsiniz. Fakat değerli kardeşlerim, sizlerle yakınlıkları zaruri olan nazarlar görmeleri lazım. Asri cemiyetin azgınlaşmış nefislerinin aile hayatına ve cemiyet hayatına vurduğu darbeleri her vesile ile haber alıyoruz, görüyoruz, onlar da görüyorlar. Bu azim nimet nazlanmayı kaldırmaz. Ürkek bir güvercin gibi yakınımızdadır. Aniden uçup kaybolabilir.
Ey akılları yükseklenen, anlayışları genişleyen, nüfuzlu nazarlar sahibi olan, maddî manevî rahat kârlar, kazançlar atmosferine giren kardeşler! Hiç ihtimal vermem ki ‘‘Bunlar bizim hünerimizin hasılatıdır” diyesiniz. Çok çok akılsız ehl-i dünya gibi gülünç duruma düşersiniz.
Nurlardan istifade ile ilahî ihsan olan anlayışıma 50-60 yıllar önce sahip olabilseydim, mazi olmuş o yıllara hiç acımayacaktım.
Sizlerle bugünkü musahabemi burada istemeyerek kesmek zorundayım. Zihin tırmalayıcı ifadelerim olmuşsa, helal edersiniz. Bilvesile selâmlar, sevgiler...
Duanıza çok muhtaç kardeşiniz
AHMED İHSAN GENÇ