Mektuplar

MEKTUP NO: 115

 

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

18 Eylül 2007

Değerli kardeşim,

İnsanın ihtiyarî veya bilâ-ihtiyar bir forma girmesi mümkündür. Bilhassa kifayetli birikim ve bilgi sahibi olanlar için düşünce formuna dâhil olmak neticesinde düşünce hayatının seyri içinde diyebilirim ki hiç boşluk olmuyor. Bundandır ki bir fağfuri kâsenin hikâyesi gibi her dokundukça “tın tınnn…” diye ses verecektir. Zannederim bende de böyle bir halet var. Bu formun mukteseben sahibi olduğumu söyleyemem. Belki haksızlık olur.

Belki de yukarıda açıklamaya çalıştığım sebeptendir ki muhatap kardeşlerime genişliğine ve derinlemesine birçok konularda rahatlıkla bir şeyler anlatabiliyorum. Her zaman bahsettiğim gibi vesilelerini ve anlatabildiklerimi Allah’ın fazlından nimetler olarak kabul ediyorum. Sizler bir kısım sorularınızla ve meselelerinizle ve intizarınızla bana muhatap vaziyetine gelmeniz de bu nimetler cinsindendir. Çünkü ben kendim düşüncelerimin faydalı olabileceğim hususların benim cismanî hayatımda çürüyüp gitmesini istemiyorum. Şunu da azîm bir nimet olarak gerçek bir şükür güzelliğinde ikrar ederim ki bu hayat, yani düşünce hayatım beni diri tutuyor.

Sizleri biliyorum ki kaynağı hiç şüphesiz en nurani olan nurlardan istifadeleriniz her gün artarak devam ediyor. O nurlu hakikatlerin gülistanında yüzü üstüne yerlere serilmiş secde vaziyetinde bulunan toprağın belki çamurun ne işi var diyemeyiz. Rabb’imiz istidatları mahkûm etmiyor, onları kutucuklarında hapsedin, hâsılatlarını gizleyin buyurmuyor.

Bilakis kudsî İslâmiyetimiz ve dayandığı Kitabullah ve Resulullah’ın sünneti istidatların azamî derecede geliştirilmesinin istihsalinin intişarını amirdir. Sen de biliyorsun ki kalem ve kâğıt ve yazı hakâikin neşri içindir ve kudsî aletlerdir.

Hakikatin, hikemin intişarında vesilelik de azîm ecirler sebebidir.

Bugün kısacık bir konuya temas edeceğim. İnsan olarak her birimiz eğer henüz bulamadıksa bulmak için ahd ederek, bulabildikse istifadeye koşarak kendimizi küllî bir insan mahiyetine yükseltmek hususunda mezar öncesi hiç yorgunluk bahaneleriyle uyuşmaksızın gayret göstermeliyiz. Zâti olarak küllileşen insanlara hem kudsî olan dinin hem de bütün insanlığın çok ihtiyacı var.

Bilvesile selâm ediyorum. İftar saatlerinde hususi dua talebindeyim.

Not: Bu mektup Kamil Jiliptay’a telefon görüşmesiyle yazdırılmıştır.

 Kardeşiniz        

AHMED İHSAN GENÇ