Kıymetli Dedem Ahmet İhsan GENÇ ve Hatıraları
Selamünaleyküm,
Dedemle tanışıklığımız ayrı ve uzak şehirlerde oluşumuzdan dolayı biraz geç oldu, kendisiyle yedi yaşımda tanışabildim (1997). Müsaadenizle, o yaşlardayken dedem ile yaşadığımız birkaç andan-anıdan bahsederek yazıma başlamak istiyorum.
Tatlı Hatıralar
Validem ile dedemlere gittiğimizde, eğer o gün halk pazarı kurulmuşsa (hatırladığım kadarıyla Göztepe’de pazartesi günleri kurulurdu) birlikte pazara giderdik. Dedemin pazarcılarla yapmış olduğu sıkı pazarlığı izlediğim bir gün merakıma yenilip sormuştum, ??dede pazarcılara neden sürekli indirim yaptırmaya çalışıyorsun?? demiştim, ??evladım pazarlık yapmak sünnettir, lakin ısrarcı olmak hoş olmaz demişti.?? Dedem her pazarcıyla şakalaşır, tebessüm eder ve ettirirdi, üstüne de tatlı bir pazarlık ederdi. Çok da güzel alış veriş eder, her meyvenin, sebzenin en iyisini bulur, alırdı. Ancak dedemin evinde, kati suretle ne çok alınırdı, ne çok yenilirdi, ne de bir zerresi israf edilirdi? Pazar yolundaki kısa sohbetler, bazen kıssadan hisseler? Şimdilerde anlıyorum ki dedem için her yaşa, her zaman edilecek bir nasihat, verilecek bir ders, bırakılacak güzel bir anı vardı.
Okuma ve Yazmaya Olan Derin Alakası
Aile içinde hep dedemin çocukluğunda ne kadar çok okumak istediğinden bahsedilir. O zamanki büyüklerinin telkinleriyle 17-18 yaşlarında bir lise talebesiyken evlendirilmiş ve aile hayatına giriş yapmış dedem. Bu durum hasıl olunca dedeciğimin okuduğu liseden ilişiği kesilmiş. O kadar okuma azmi olan biriyken okuldan ayrılmasına yıllarca çok içerlemiş dedem. Belki tanıyanlarınız fark etmiştir, tahsilli insanlara karşı hep gıpta ederdi, bir konudan bahsederken etrafındakiler tahsil sahibi insanlar ise onlardan müsaade isterdi ??benim gibi tahsilsiz birisi sizin gibi tahsil sahibi insanlara bir şeyler anlatma çabasında, mazur görün?? der ve bir çok tahsilli insandan daha fazla kitap bitirmiş, hatta yazmış olmasına rağmen ve hatta kuvvetli İslam ilimleri, siyaset ilmi, ekonomi bilgisi gibi donanımlara sahip olmasına rağmen, müthiş bir mütevazilik ile belki biraz da yıllar öncesinden içinde kalan bir ukde ile bu cümlesini ara ara duyardık.
Lise terk birisi olup, o kadar kitap bitiren, birçok ilmi konuda kendisini geliştirmeyi başarmış, bir de üzerine her bir cümlesi ayrı bir kitabın konusu olacak mahiyette kitaplar yazmıştır. Belki bu şekilde benim gibi (sizleri tenzih ederim) tahsil sahibi olup birçok konuda az bilgisi olan yüzlerce insana müderrislik etmiştir.
Yatağının başında, koltuğunun kolçağında hemen her yerde bir kalem bir not defteri veyahut ajanda, bir kaç kitap bulunurdu. Kalem-kağıt ve kitap ile yatar, onlar ile gözünü açardı. Sürekli okur? Sürekli yazardı?
Allah hepimize böyle ilim aşkı nasip etsin.. Amin..
Ders Hayatı (gözlemleyebildiğim kadarıyla)
Kısa bir birlikteliğin ardından dedemle yine aramıza mesafeler girmişti, Pendik’e taşınmıştık. Eskisi kadar sık görüşemez olmuştuk. Yine ziyarete giderdik, ancak çoğunda dedem derste olurdu. Sahi neydi bu ders dedikleri şey, kimdi bu dedemin kan bağı olmayan kardeşleri, ağabeyleri? Ne konuşuluyordu, ne yapılıyordu bu derslerde? Dedemin ilk dersine katıldığımda zannediyorum lise 1?e gidiyordum (2005). Gittiğim yerde genç, yaşlı, hatta çocuk, birçok güler yüzlü, tatlı dilli, İslam’ın nuruyla nurlanmış insanlar vardı. Çok geçmeden ??ders?? başlamıştı? Daha önce dedemden, dayılarımdan ve diğer yakınlarımdan işitip, gördüğüm o kırmızı kitaptan, Risale-i Nur’dan okunmaya başlanmıştı. Bir miktar okunuyordu, sonrasında dedemin öncülüğünde adeta bir fikir tufanı, akıl fırtınası başlıyor, herkes nasibi kadar anladığı, tefekkür ettiğini beyan ediyor, bir sonraki paragrafa-satıra geçiliyordu, derken bir sonraki söz, mesele, nokta, sayfa? Adeta çok mühim bir meseleye çözüm bulmak için bir araya gelmiş profesörler, doçentler, öğretim görevlileri ve öğrencilerden meydana gelen bir ilim kurulu kurulmuştu. Evet öyleydi. Bu kurul, asrın en önemli sorunu olan imansızlıkla mücadele için ne yapılmalı, ne yapılacak, ne gibi tedbirler alınacak bunları konuşuyor ve başta kendileri için ve herkes için bir hayat müfredatı, bir iman reçetesi oluşturuyorlardı. Şimdi çok daha iyi oturmuştu kafamda ??ders?? denen o kavramın anlamı?
İlk katıldığım dersinde de, son dersinde de (2019) dedemin gözlerindeki o azim, o disiplin, o iman parıltısı, o anlatma isteği, o paylaşma isteğinin bir nebze azalmadığını hatırlıyor, aksine artığına şahitlik ediyor ve tüylerim diken diken oluyor?
Ders Kardeşliği
Bir başka hatıratımı dile getirmek istiyorum inşa Allah. Validem 13 kardeşin en büyüğüdür. Dedemin ders ve aile hayatını baştan sona gözlemleme fırsatı bulan ender insanlardan olduğu için meseleye onun anlattıklarıyla ışık tutmaya çalışacağım. Dedemin vefatından sonra bu gibi şeyleri daha çok konuşur olduk? Geçenlerde validem ??dedeni hep ders arkadaşlarından, talebelerinden, kardeşlerinden kıskanırdık?? dedi. ??Babam onları hep kardeşi gibi sevdi, evladı gibi abisi gibi sevdi, hatta bizden daha çok onları sevip, ilgi alaka gösterdi, onlarla geçirdiği vaktin çok azını, çok azımızla geçirirdi?? dedi. Nasipsizlik bu ya, çok az katıldığım derslere rağmen birçok ağabeyin adını biliyorum, tanıyorum. Çünkü nasıl bir insan dedesinin kardeşlerini tanımaz ki? Sürekli onlarla, onlarsız olduğu vakitlerde yine onlarla (!). Kâh onlarla yaşadıkları anılarını anlatır, kâh onların şakirtliği ve kardeşliğiyle kıvanç duyardı. Bu paragrafı mercek altına almakta fayda görüyorum. Hiç şüphesiz burada bir muhabbet var, yoğun bir ilgi alaka var, çelikten kuvvetli bir kardeşlik, ders arkadaşlığı var. Dedem ömür sermayesinin her anını Allah’ı (c.c), Kur’an-ı Kerim’i, Efendimizin (s.a.v.) sünnetini, Risale-i Nur’u anlamaya, tanımaya, öğrenmeye ve hayatında tatbik etmeye ve dahi elinin ve dilinin ulaştığı herkese tecrübe ettiği, etmeye çalıştığı güzellikleri, fikir ve düşünceleri anlatmaya adamıştı. Bunu da en güzel yollardan gücü yettiğince başarıyla yaptığını, derslerinden ve yazdığı kitaplardan anlıyor ve şahitlik ediyorum.
Bugün onun geride bıraktığı kardeşlerinin ona nasıl vefalı olduklarını onun yazılarını, derslerini, misyon ve vizyonunu benimseyip, derslere devam edişlerinden (ve edeceklerinden) anlıyor ve bu vesile ile torunu olarak sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Allah c.c hepinizden razı olsun.
Bazı insanların kelimelerle izahatı zordur, onu yaşamak gerekir, tecrübe etmek gerekir, dinlerken gözlerinin içine bakmak gerekir, kaleminden dökülenleri okuyarak anlamak gerekir, dedem de bu insanlardan biriydi diye düşünüyorum. O yüzden affınıza sığınarak, sözü burada bitiriyorum.
Allah’a emanet olun.
Saygı ve sevgilerimle
Ahmet İhsan GENÇ torunu
Hilmi YILMAZ